Posted in Futbol on 30/09/2009| Leave a Comment »
Leonardo gidici değil, bana göre gitti bile. Sadece zamanı belli değil. Onun yanında gidenler pakedi biraz kalabalık olabilir. Ronaldinho’dan Galliani’ye uzanan bir yelpazeyi dikkate alabiliriz herhalde. San Siro’da İsviçre takımına yenilmenin faturası çok ağır olacaktır. Birçok ismin ‘reddedemeyecekleri teklif’ alacaklarını tahmin ediyorum.
Posted in Futbol on 30/09/2009| 1 Comment »
Beşiktaş bu sezon gol bulmakta zorlanmaya, Mustafa Denizli de kariyerindeki Şampiyonlar Ligi maçlarında sıfır çekmeye devam ediyor. Denizli sekizde sıfır ile rekorunu geliştirdi. Beşiktaş için olduğu kadar CSKA Moskova için de çıkış maçıydı. Ruslar Beşiktaş’ı biraz daha itip, sorunları ve stresleri ile baş başa bıraktılar. Üstelik adam akıllı top oynamadan.
Son yılların en sıkıcı Şampiyonlar Ligi maçlarından biriydi herhalde. Bu defans kurgusu ve kaleci ile Beşiktaş’ın gerçekten bu sezon işi zor. Ancak Denizli’nin genellikle futbolcuların zihinlerden başlayan değişimi de tıkanmış gözüküyor. Ki asıl tehlike bu. Evet, Beşiktaş şampiyon olurken de içe sinecek, göze hoş gelecek kerte oynamıyordu ancak bu sezon bambaşka bir gariplik söz konusu. Yapılan ‘çok çok çok’ pahalı takviyelere rağmen takım geçen seneki durumuna rahmet okutuyor. Ve görünen o ki Denizli çıkış yolunu bulmak konusunda ya yeterli açılımı yapamıyor ya da o derece istekli ve motive değil. Sistemler, dizilişler, oyuncu tercihlerinin ötesinde bir durum var takımda. Dangalak yöneticilerle de açıklanabilecek bir durum değil. Maya tutmaması mı, takım içi çekişmeler mi bilemem. Ancak sözleşmede ağır futbolcuların saha içerisinde pamuk kadar hafif kaldıkları bir gerçek.
Beşiktaş aradığı çıkışı Rusya’da da bulamadı. Şampiyonlar Ligi’nde zaten bu futbol ile çıkmak olası değil de Avrupa Ligi’ne geçiş için İnönü’deki seyircinin yükü arttı. Wolsburg ve CSKA maçlarında yeni desibel rekorları olmazsa, rekorun sahibi Denizli olabilir! Elbette o zamana kadar kulübe de durabilirse…
Bu arada maç 2-1 bitmesine rağmen Beşiktaş’ın kaç maçtır gol atamadığını söyleyen İlker Yasin gene bizi şaşırtmadı.
Posted in Futbol on 30/09/2009| Leave a Comment »
Gerard Piqué Bernabeu, Barça’nın 87 doğumlu defans oyuncusu. Yaptığı çıkışın karşılığını sadece milli takıma çağrılmakla almadığı kesin. Yeni sponsorluk ve reklam anlaşmaları modern zaman topçuların yeni ekmek kapısı. Katalan oyuncu da bu yoldan ‘ek gelir’ elde edenlerden.
Posted in Futbol on 29/09/2009| Leave a Comment »
Belki de Şampiyonlar Ligi başladığından beri bir ilk oluyor; Star TV’de günün maçı yok. Onun yerine Prison Break’in eski bölümleri tercih edilmiş. Bir de utanmadan 00:00’daki Şampiyonlar Ligi Maç Özetlerini ‘Kaçırmayın’ spotu ile vermişler. Yazıklar olsun demekten başka bir şey ne diyebilirim ki…
Posted in Futbol on 29/09/2009| Leave a Comment »
Gallas köy düğününde eğleniyor gözüküyor…
İngilizlerin de bizden öğrendikleri şeyler var…
Vay başımıza gelenler!
Posted in Futbol on 29/09/2009| Leave a Comment »
Pavel Nedved şüphesiz ki Çek futbolunun son dönemdeki en önemli ismi(ydi). Lazio sonrası Juventus’ta da gösterdiği futbol ile oyun kurucuların ince işler yaparken aynı zamanda sert adamlar olabileceklerini örnekledi. Souness döneminde Sparta Prag forması ile geldiği Ali Sami Yen’de Nezihi Ali Boloğlu’nu avlayıp turu alıp giderken çok sevimli gelmemişti. Sonrasında elbette ismi Galatasaray ile anıldı! Juventus’ta ismini kulüp tarihine yazdırdı. Geçen sezon sonu futbolu bıraktık sonra ilk kez Juve antrenmanına konuk olmuş. Halef-selef yukarıda. Diego sakatlığını tam anlamıyla atlatırsa Çek oyuncunun boşluğunu doldurmaya aday…
Posted in Futbol Oyuncakları on 29/09/2009| Leave a Comment »
Posted in Futbol on 29/09/2009| Leave a Comment »
Türkiye’de rastladığımız bir durum değil, futbolcuların veya spor adamlarının yaşgünlerinin stadyumda kutlanması. İspanya’da adetten mi bilmiyorum ancak Sporting Gijon’un eski oyuncusu Gonzalez 60. yaşını kutluyor. Arkadaki atkılar sanki onun için kalkmış gibi…
Posted in Futbol on 28/09/2009| 1 Comment »
Başlık bir fıkranın girizgahı gibi. Ancak değil, konumuz Liverpool. Kop ikametgahlılar kulübün ABD’li Hicks ile Gillet’e satışından memnun değillerdi. Epeyce gürültü ‘kop’tu 2007’den beri. Şimdi bana göre daha büyük bir felaket ile karşı karşıyalar. Suudi Arap parasına sahip F6 şirketi Liverpool’u alabilmek için görüşmelere başladı. ABD’lilerin kulübü satmaya teşne oldukları epeydir konuşuluyordu zaten. Kulübün tamamının mı yoksa bir kısmının mı satılacağı henüz netleşmiş değil. Ancak zaten 3 gündür hatlarda yapılan bakım ayağına interneti bizim köye veremeyen Arap pardon Türk Telekom’a kılım, bu haber ile kızgınlığım biraz daha arttı. Arttı da ne oldu dersen hak verir yoluma devam ederim ey okuyucu…
Posted in Futbol on 28/09/2009| Leave a Comment »
Bülent Korkmaz, Azerbaycan takımlarından Bakü ile anlaşmış. Basındaki haberler yalan değilse gurbete gidiyor. Gidiyor ancak özellikle Galatasaray macerasından sonra düşünmesi gerekenler var Cesuryüreğin. Düşünmesi, kendi kendine cevaplaması ve belki de herşeyden önemlisi bu cevapları tartışarak doğruyu bulması gerekli. Yoksa mevcut özellikleri ile teknik adamlık yapacak kulüp bulması zor. Sıralamaya çok takılmadan ben aklımdakileri yazayım.
* Yıldız oyuncuları neden takım oyuncusu haline getiremiyor?
* Kayseri Erciyesspor’dan bu yana çalıştıracağı takım tercihleri ve zamanlaması konusunda nerede hata yaptı?
* Takım içerisinde neden sürekli olarak sorun yaşadığı bir ya da bir kaç futbolcu çıkıyor?
* Çalıştırdığı takımların nefesi 90 dakikaya neden yetmiyor?
* Takımları gol attıktan sonra neden bilinçsizce yeriye yatıyorlar?
Posted in Futbol on 28/09/2009| Leave a Comment »
Cem Yılmaz’ın dediği gibi; “insan insana bunu yapar mı?”. Brezilyalı Alves, Arjantinli Messi’yi gözüne kestirmiş gibi. Pembe formanın yan etkileri mi yoksa başka bir aşk hikayesi mi kim bilir…
Posted in Futbol on 28/09/2009| Leave a Comment »
“Seeing these smiling faces is the greatest pleasure. They have been magnificent all season. They have been our 12th man. I have always said our fans are the best in England. Now I know they are the best in Europe too.”
(Rafa Benitez)
Posted in Futbol on 28/09/2009| Leave a Comment »
4-3’lük City galibiyeti sonrası ManU futbolcuları Owen’ın atına destek vermek için toplaşmışken…
Sokak çocuğu…
Baba ördek ve yavruları…
Posted in Futbol on 28/09/2009| Leave a Comment »
Galatasaray-Eskişehirspor maçının değerlendirmesine geçmeden önce taraftardan bahsetmek lazım. Alpaslan Dikmen için yapılan 100lerce el emeği pankart ve kareografi ile ülke sınırları içerisinde örneğine rastlanmayan bir ilke imza atıldı. Ali Sami Yen’in her tribünündeki salkım saçak baskısız / boyama pankartlar ve Barış Manço’nun ‘Unutamadım’ şarkısı eşliğinde yapılan görsel şov çok güzeldi. Alpaslan Abi için başka şeyler yazmaz lazım, sonraya…
Ancak aynı Galatasaray taraftarının maç içerisindeki etkinlikte başarılı olduğunu söylemek zor. Özellikle uA Tayfası’nın sezon başından beri Eski Açık’ta konuşlanması kapalının performansını olumsuz yönde etkiliyor. Gol ve futbol şov yaparken sorun yok, tribün inliyor ancak ya takımın desteğe ihtiyacı varken? Üstelik Eskişehirspor maçında değil destek vermek, özellikle Sabri ile Mehmet Topal’a yapılan anlamsız, yersiz ve hatta salakça uğultulu tepkinin anlaşılır tarafı yok. Seyirci kötüydü kısacası. İki takım seyircisini de anlamak güç. Maçtan 4 saat önce Ali Sami Yen Sokak’ta neredeyse çarpışma noktasına gelen adamlar tam Alpaslan Dikmen tezahüratlarında bir noktada buluştu derken maçın sonunda gene bir arbede çıktı. Elbette bunda tribünlere hareket çekerek olayı gazlayan siyahkırmızılı oyuncuların da payı var ancak polis ve teller olmasa tribünlerde bir meydan muhaberesi görecektik.
Maça gelince. Rıza Çalımbay 4’lü Galatasaray savunmasının karşısına 4 hücumcu ile çıkarak hafta içerisinde dillendirdiği seriyi bozma iddiasında ne denli ciddi olduğunu gösterdi. Eskişehirspor her ne kadar forvet sayısının karşılığı olan pozisyonları üretmekten uzak olsa da Galatasaray’ın kanat organizasyonlarına darbe indirerek rakibinin en azından etkin hücumlarına direnebildi.
Bir takımın her maçını kazanmasını beklemek safdillik olur. Ancak sanki bu kaza önceden geliyorum demişti. Buna rağmen Rijkaard sistemden ödün vermeden yoluna devam ediyor. Üstelik bazı isimlerde de ısrarcı olacağını gösterdi son haftalarda; Mehmet Topal ısrarla ben hazır değilim dedikçe sahada kalıyor. Oysa artık Ayhan ile Barış’a şans vermek gerekli. Elano’nun görece yumuşak oyunundan da memnun değil herhalde Hollandalı. Zira böylesi kilitli bir maçta bile Elano yerine Aydın Yılmaz oyuna giren isim oldu. Kazanılan bir yan top, son dakikalardaki serbest vuruş akıllara hep Brezilyalı’yı getirdi.
Ayrıca kadroya katılan Caner dururken Uğur Uçar’ın solbekte oynuyor olması da garipti. Bindirmeler sonucu aldığı toplarda orta yapamayıp, doğru zamanda pas veremeyince Galatasaray’ın sol kanadı işlemez oldu. Keita’nın ikinci yarıda bu bölgeye geçmesi de nafile bir çaba olarak kaldı. Arda Turan’ın ortada sorumluluk almak için çırpınması ise hem kendisini yordu hem de oyunu ortada kilitledi. Son dakikalarda atılan şişirme topları yapmamak için, Eskişehirspor’un kale ve defans oyuncularının boylarının mezura ile ölçülmesine gerek yoktu; gün gibi ortada. Duran toplarda da sezon başından beri gösterilen başarı olmayınca 1-1’e razı oldu evsahibi ekip. Ancak ısrarla söylemek gerek ki bu takım gol isteğini kaybetmedikçe, mücadele de yılmadıkça şampiyonluğun en büyük adayı olmaya devam edecektir. Skibbe’nin Galatasaray’ını akla getiren hemen herkes bugünkü Galatasaray’ın doğru yolda olduğunu kabul edecektir.
Posted in Futbol on 25/09/2009| Leave a Comment »
Sevgili Alpaslan, sen hayatın boyunca iyi bir Galatasaraylı’nın, iyi bir Galatasaray taraftarının nasıl olması gerektiğini en güzel örneklerle göstermiş bir insan oldun.
ÖZHAN CANAYDIN
Sevgili Alpaslan, Senin Galatasaraylılık ruhunla her zaman gurur duyuyoruz.
ADNAN POLAT
O büyük bir Cimbom sevdalısıydı. Bu bakımdan ben ona ‘saha dışındaki Galatasaray takımının kaptanı’ gözüyle bakardım…
FATİH TERİM
Sevgili Alpaslan ağabey; Galatasaray’ın kapısından içeri girdiğim andan itibaren, belki içerisinde senden ve senin gibi bu formayı yürekten seven nice kardeşimden aldığım o güç, kazandığımız birçok şampiyonluğu ve kupayı getirdi.
HAKAN ŞÜKÜR
Posted in Futbol on 25/09/2009| Leave a Comment »
Posted in Futbol on 25/09/2009| Leave a Comment »
25 Eylül Cuma
17:00 Paraguay (U20)-İtalya (U20) / TRT 3
19:45 Nijerya (U20)-Venezuela (U20) / TRT 3
21:00 Gençlerbirliği-Trabzonspor / Lig TV
22:45 İspanya (U20)-Tahiti (U20) / TRT 3
26 Eylül Cumartesi
13:00 Zenit-CSKA Moskova / Spormax
14:30 St Mirren-Celtic / Futbol Smart
14:45 Portsmouth-Everton / Spormax
15:00 Zeytinburnuspor-Bozüyükspor / Dem TV
16:00 Wolfsburg-Hannover 96 / TRT 3
17:00 Stoke City-Manchester United / Spormax
17:00 Coventry City-Middlesbrough / Euro Futbol
17:00 Rangers-Aberdeen / Futbol Smart
19:00 Ç.Rizespor-Altay / D Spor
19:00 Real Madrid-Tenerife / NTV
19:00 Sampdoria-Inter / ?
19:30 Fulham-Arsenal / Spormax
20:00 Valenciennes-Marsilya / Kanal A
19:30 Ipswich-Newcastle / Euro Futbol
20:00 Antalyaspor-Fenerbahçe / Lig TV
21:00 Malaga-Barcelona / NTV Spor
21:15 Porto-Sporting / Euro Futbol
22:00 Lyon-Toulouse / Kanal A
22:30 İngiltere (U20)-Uruguay (U20) / TRT 3
27 Eylül Pazar
00:30 Palmeiras-Atlético PR / Spormax
13:00 Ajax-Ado Den Haag / Futbol Smart
15:15 Plymouth-Nottingham Forest / Euro Futbol
16:00 Orduspor-Konyaspor / D Spor
16:00 Friburg-M’Gladbach / TRT 3
16:00 Juventus-Bologna / NTV Spor
18:00 Lille-Nice / Kanal A
18:00 Sunderland-Wolves / Spormax
18:30 Hoffenheim-Hertha Berlin / TRT 3
20:00 Galatasaray-Eskişehirspor / Lig TV
20:00 Denizlispor-Manisaspor / Spormax
21:45 Milan-Bari / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Rennes / Kanal A
22:00 Sao Paulo-Corinthians / Spormax
22:30 Honduras (U20)-Macaristan (U20) / TRT 3
28 Eylül Pazartesi
17:00 Nijerya (U20)-İspanya (U20) / TRT 3
20:00 Karabükspor-Dardanelspor / D Spor
22:00 Man City-West Ham / Spormax
23:30 Mısır (U20)-Paraguay (U20) / TRT 3
Posted in Futbol Oyuncakları on 25/09/2009| Leave a Comment »
Posted in Futbol on 25/09/2009| Leave a Comment »
Arsasız dolayısıyla sahasız mahallelerde oynanan maçlarda taştan kaleler yolun ortasına konulur. Bu durumda yoldan geçen her araba maçın en tatlı yerini alıkoymuş hissi uyandırır çocuk bünyelerde. O arabadaki kişi nereden gelir nereye gider, işi acil midir minik futbol sevdalılarının aklına bile gelmeyen sorulardır. Ya tam köşeye gidecek bir topu ya da enfes bir ara pasını kesmiştir, önemli olan da budur. Her auttan, her direğe pardon taşa çarpan toptan sonra kaleye ve kaleciye bakmak gerekir. Kıçın kıçın, santim santim küçülür, küçültülür kale. Bir de bakmışsın senin savunduğun kale ile gol atmaya çalıştığın kale arasında epeyce fark var. Göteborg’un Danimarkalı kalecisi Christensen de mahalle futbolundan gelme herhalde. Üstelik eski alışkanlıklarını profesyonel yaşamına da taşımış! Koruduğu kaleci birazcık küçültmüş ancak hakemin radarına yakalanmış. Tam bir şark kurnazlığı, bu denli kuzeyde ne arıyor onu anlamadım!
Posted in Futbol on 25/09/2009| 4 Comments »
Müzik ruhun gıdasıdır sözü boş yere söylenmemiş. Tıbbın sistematize edilmeye başlandığı günlerden beri müzih insan sağlığının yararına kullanılıyor. Üstelik sadece sağlık ve sanat için aracılık etmiyor notalar. Ders çalışırken, yolda yürürken, bir proje üzerinde düşünürken, sevgiliden ayrılıp rakı masasına oturmuşken, düğünde dernekte her zaman her yerde insanın ihtiyaçlarına / duygularına hizmet ediyor.
Futbolun olmazsa olmazı olan tribünlerde de sıklıkla yaratıcı, şakacı, kızdırıcı, takımı ateşleyen veya söndüren müziklere rastlıyoruz. Futbolda son yıllarda konuşulan bir diğer müziksel konu da takımın motive edilmesi yolunda kullanılan şarkılar türküler. Bülent Uygun’un Sivasspor’u dağılmadan yani Uygun neylerse güzel eyler döneminde, ligimizin sürpriz takımının oyuncuları mehter marşı ile motive oluyorlardı. Takımda başka milletlerden sporcular da varmış ne gam! Zaten maçlar savaş, futbolcular asker (üstelin en güzel selam duranlarından!) değil mi, o zaman fetih müziğinden daha “uygun” ne olabilir?! Yürüyün sefer pardon sivasoğulları!
Kulağında iPod’u olmadan yeşil çimlerde tribüne bakmaya çıkmayan Kazım Kazım, Türkü Baba Servet Çetin akla müzik denilince ilk gelen futbolcular. Milan’ın yöneticileri de müzikle motivasyona inanan insanlar. Bologna karşısına takımı çıkarmadan önce Şampiyonlar Ligi jenerik müziği soyunma odasına vermişler. Herhalde renklerden dolayı Bologna’yı da Barselona ile imgelemişlerdir. Aldıkları 1-0’lık galibiyeti müziğe bağlamak doğru olmaz. Bologna’yı 1-0 yenmek için müziğe gerek yok netekim (ölemedin di mi sen hâlâ!)… Zaten çok değil bir maç sonra hemencecik mağlup oldular. Sen defansa adam alma, Kaka’yı gönder, Dinho’ya bel bağla Müslüm Gürseslik olursun sonunda. Limonçello elde soyunma odasına kramponların çivilerini bağrına basarsın…
MutlakGol.com 