Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for Ağustos 2008

Josico Mu?

Doğrusu ya Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne kaldığında flaş bir ön liberoyu bitirir diye düşünmüştüm. Gelen isim José Joaquín Moreno Verdú yani ‘Josico’ olunca biraz garipsedim. Marco gitmiş, Appiah gidiyor, elde Maldonado var ve gelen isim kendi takımında epeydir istenmeyen 33 yaşında bir adam. Bu transferi mümkün kılan tek şey Aragones’in verdiği referans olabilir. Aklıma Brezilya’da yılın oyuncusu seçildi diye getirilen sonra Ankaragücü’ne zor zar gönderilen eski bir adam geldi ya neyse…

Read Full Post »

Chelsea’ye Koymaz

Shaun Wright-Phillips 21 milyon sterline transfer olduğu Chelsea’den 9 milyon sterline eski takımı Manchester City’ye geri döndü. 3 sene oynadığı Londra takımını senelik 4 milyon sterlin, sadece bonservis bedelinden, içeri soktu. 26 yaşındaki oyuncu eski takımına 4 senelik imza atmış. City’de 181 maçta 31 gol atmıştı. Chelsea’de ise 84 maçta sadece 4 kere sonucu değiştirebilmişti.

Read Full Post »

Bir Zidane Daha

Galatasaray’ın her dönem yeni bir Hagi araması gibi Fransa’da da her yeni yetenekli orta alan oyuncusuna ‘yeni Zidane’ deniyor. Gourcuff, Samir Nasri şimdi de Jeremy Menez. Menez Monaco’dan Roma’ya transfer oldu. İlginç ilklere imza atmış bir oyuncu. Ligue1’de en küçük yaşta hattrick yapmış ve ayın oyuncusu seçilmiş mesela. Totti’nin sakatlığının düzelmemesi durumunda iş yapar. Daha önce İnter’in 10 milyon avroluk teklifi Fransızlarca ilgi görmemişti. Fazlasını verip almışlar demek ki.

Read Full Post »

Greatest Footballer You Never Saw, Guardian’da gezerken rastladığım bir kitap. Okumadım. Ancak Paul McGuigan ve Paolo Hewitt tarafından yazılmış kitabı merak edenler şuraya bakabilir. 1990’da 38 yaşında ölen ve daha önce Reading ile Cardiff formalarını giyen Robin Friday’in hikayesi.

Read Full Post »

Bu sezon başında Mathieu Flamini, Alexander Hleb ve Gilberto Silva’yı kaybeden Arsenal yeni bir transferin peşinde. Feyenoord’un 20 yaşındaki orta alan oyuncusu De Guzman’a 12 milyon sterling teklif etmişler. De Guzman da atlamış tabii: Hayallerimde Barselona ve Arsenal var diye. Kanadalı oyuncunun 2010’a kadar sözleşmesi olmasına rağmen, İngiliz takımlarına oyuncu satmak talih kuşu konmasıyla aynı anlama geliyor. Arsenal gerçekten isterse bir iki gün içinde biter bu transfer.

Read Full Post »

Oddo Gidici

Savunmacı alacaksan İtalya’dan alacaksın fikrine güvenen Bayern Münih ve O. Lyon Milanlı Oddo’nun peşinde. Zambratto’nun gelişi ile boşa çıkan adam oldu Oddo. Transferin bugün yarın bitmesi gerekiyor, zira ligler başladı / başlayacak. Lyon’da İtalyan Grosso, Münih’te ise Luca Toni var.

Read Full Post »

Hatıralar

80’li yılların eşleşmesi kadar önemliydi ve 80’li yıllardaki gibi Steaua Bükreş geçti turu. Yine 80’li yıllarda olduğu gibi Bükreş’teki maçta da hakem sonuca etki etti. Sayılmayan gol ve aleyhte verilen penaltı, dün akşamki ofsayt gol sonrası maç muhabetlerine konuk oldu.

Ancak neresinden bakarsan bak Romenler haketmişti. Daha ‘hazır’ ve daha ‘takım’ oldukları için. Galatasaray cephesinde suçlu arasan çok kolay bulursun. Lincoln dersin, Skibbe dersin, Aykut dersin, yönetim dersin. Hangisini seçersen kendini haklı çıkaracak argümanların da yanında gelir zaten. Skibbe bu takımı taşıyabilir mi bilmiyorum ancak Galatasaray’ın oyuncu kalitesi değil, taktik hazırlığı yetmedi bu iki maçta bana göre. Bir de Aykut’un ilk maçta yediği zamansız gol var unutmadan ekleyelim. De Sanctis’in antrenman performansının yerlerde olduğu konuşuluyor yine de Kayseri’de kalede olacaktır. Kewell, Meira, Baros bu maçtan sonra transfer tercihleri hakkında ne düşünüyorlar acaba?

Read Full Post »

Kuralar bu sefer Cuma 13:00’de değil, bu akşam (Perşembe) 19:00’da çekiliyor.

Fenerbahçe üçüncü torbadan dahil olacak. İşin rengini 4. torbadan gelecek takım belirler. Torbalar şu şekilde:
1. Torba
Manchester United FC (İNG), Chelsea FC (İNG), Liverpool FC (İNG), FC Barcelona (İSP), Arsenal FC (İNG), Olympique Lyonnais (FRA), FC Internazionale Milano (İTA), Real Madrid CF (İSP)
2. Torba
FC Bayern München (ALM), PSV Eindhoven (HOL), Villarreal CF (İSP), AS Roma (İTA), FC Porto (POR), Werder Bremen (ALM), Sporting Clube de Portugal (POR), Juventus (İTA)
3. Torba
Olympique de Marseille (FRA), FC Steaua Bucureþti (ROM), FC Zenit St. Petersburg (RUS), Panathinaikos FC (YUN), FC Girondins de Bordeaux (FRA), Celtic FC (İSK), FC Basel 1893 (İSV), Fenerbahçe SK (TÜR)
4. Torba
FC Shakhtar Donetsk (UKR), ACF Fiorentina (İTA), Club Atlético de Madrid (İSP), FC Dynamo Kyiv (UKR), CFR 1907 Cluj (ROM), Aalborg BK (DAN), Anorthosis Famagusta FC (G.K.R.K.), FC BATE Borisov (Beyaz Rusya)

Read Full Post »

As ve Marca’ya göre David Villa’nın Real Madrid’e transferi yattı. Oyuncu yıllık 3 milyon avro alarak Valencia’da 2014’e kadar kalmayı kabul etti. Real Madrid, Valencia’ya 40 milyon avronun yanı sıra Saviola ve Garcia’yı teklif etmişti. Valencia’nın son atılımlık iki kurşunundan biri. Diğer Villalardan Silva. Onu oynamak istedi bana göre Villa, ancak bu risk de boşa gider ve bu sene de geçen senenin bir benzerini yaşarlarsa zor bulurlar bir daha bu kadar cazip bir teklif.

Read Full Post »

Kaka – Robinho, gelir gelmez derken Robinho 48 saat içinde Londralı mavilere imza atacak. Geçen hafta Real’e rest çekmişti 24 yaşındaki Brezilyalı. İki kulüp 36 milyon avroya anlaşmışlar.

Robinho için çok fazla bir meblağ. Oyuncunun menejeri Riberio’dan sonra Chelsea’nin herşeyi Peter Kenyon da transferi doğruladı, bitmiştir bu iş. Şimdi top Scolari’de. Bu kadar tazyikli istediği oyuncuyu nerede oynacatacak acaba? Forvet desen İngiliz defansları çiğ çiğ yer, kanata koyayım desen ayakları yere basmaz, dur bakalım bir formülleri vardır elbet.

Read Full Post »

Batuhan Karadeniz

Batuhan Karadeniz henüz PAF takımındayken ismini futbol gündemine sokmayı bilmiş ender yeteneklerden biri. Yıldız olma potansiyeli taşıdığı konusunda herkes hem fikir.

Bu nedenledir ki Beşiktaş forması altında ilk golünü 16 yaşında atma şansı yakaladı. A takım ile antrenmanlara çıkmaya başladı. Ancak bir Fenerbahçe maçında bomboş durumdaki takım arkadaşına pas vermek yerine şut çekince kulağı çekilmesi gerekiyordu. Sonrasında disiplinsiz davranışlarını kulübünde ve milli takımda gösterdi. Tepki çekti. Milli maçta penaltıyı atacağı köşeyi kaleciye gösterip de topu kalecinin kucağına atınca dayak yemediğine şükretsin. Beşiktaş onu tekrar PAF takıma gönderdi. En son orada seyirci tartışıp, Pascal Nouma hareketi olarak futbol literatürüne geçen ‘tombala’ işini yapmış. Bu yaşta bu yetenek nasıl parmak ısıttırıyorsa, bu kadar disiplinsizlik de fazla. Beşiktaş yönetimini hiçbir şeyi yönetememesine şaşırmıyorum. İbrahimler olayında nasıl bir abukluğa imza attıklarını gördük. Ancak işletme konularından biri de ‘yıldız yönetimi’dir. En azında işi değilse bile uğraşı futbolda yöneticilik olanların 16-17 yaşındaki ‘yıldız adaylarını’ yönetmelerini beklemek gerek. Yoksa bu çocuğa yazık olacak.

Read Full Post »

Bana Müsade

Dobra futbolcuları severim. Duygusal olmazlar, düşüncelerini pat diye söylerler. Bazen tepki de almaları bu nedenle doğaldır, zira çoğu kez söylediklerini duyanlar ‘taraf’tır. Vidic Manchester United’a geldiğinde bu kerte başarılı olacağını düşünmüyordum. Cuk oturan bir Ferguson transferi oldu. Ancak 26 yaşındaki oyuncu İngiltere ve İngiliz yaşam tarzına verip veriştirmiş. Çok kalamam bu memlekette demiş. Rusya’da yayınlanan Football Weekly’ye konuşan defans oyuncusu; İngilizler çok çalışıyor, akşamları sadece evde televizyon izliyorlar, konuşacak adam bulamıyorum demiş. Üstelik insanların soğukluğundan, sürekli yağan yağmurlardan ve havanın devamlı kapalı olmasından dem vurmuş. Başka liglere gidebilirim, aklımda İspanya var diyerek sinyali de çakmış. Acaba diyorum bir Real Madrid ya da Barselona yoklaması mı yapıyor? Ronaldo’yu alamayan İspanyollar bakalım bu balığa atlayacaklar mı?

Read Full Post »

Scouting izcilik, gözcülük anlamına geliyor. Futboldaki kullanımını, futbolcu izleme ve takip olarak kullansak yanlış olmaz. Aslında dünyadaki, özellikle de Avrupa’daki kullanımı ile bizdeki ‘Futbolcu İzleme’ ya da ‘Transfer Komitesi’ şeklindeki nitelemelerin anlamları çok farklı. Hem derinlik olarak hem de zamanlama olarak. Bizde bu kavramlar nedense sadece transfer dönemlerinde akla geliyor. Yetkinliği tartışmalı, çoğu kez sadece parası olduğu için yönetim kurulunda bulunan isimlerden müteşekkil oluyor. Oysa ideal bir izleme sistemi yılın her ayına yayılmış, futbolcunun sadece yeşil çimler üzerinde yaptığından çok, sakatlığı, aile ortamı, hayata bakışı, yetiştiği kültür gibi farklı açılımları olan bir içerikte. Elbette futbolu bilen, futbolcunun kumaşından anlayan personelce icra edilmeli.

Futbolu çok seviyoruz, futbola ve futbolcuya da epeyce para harcıyoruz. Ancak sadece tüketmek için, yatırım amaçlı değil. Genlerimizde uzun dönemli bir planlama alışkanlığı yok, sadece bugüne yönelik aksiyon alıyoruz. Göçebelik döneminden kalan kodlar mı yoksa sanayi devrimini kaçırmanın yarattığı bir durum mu bilemiyorum. Futbolumuz da aynı şekilde, uzun soluklu stratejilerden çok gündelik taktiklerle devam ediyor. Takımda eksik mi belirlendi, transfer döneminde menejerlere haber salınıyor. İsimli bir futbolcuysa ne ala, yok tanınmamış bir sporcuyla otur kaset izle. Bir kaç kaset, bir iki toplantı sonrasında bambaşka şartlardan, alışkanlıklardan, apayrı bir futbol ve sosyal kültürden futbolcuyu al Anadolu’ya getir. Kimler kimler ekmek yedi bu coğrafyada bu yolla. Ne menejerler, ne topa vurmayı bilmeyen topçular.

Özellikle Avrupa kulüpleri bu işin sistematiğini geliştirmişler. Tüm kıtalardaki scoutları sayesinde sürekli futbolcu takibindeler. Bunların raporlamaları, sistematik veri girişleri, futbolcularla ilgili bilgilerin A’dan Z’ye taranması bu kişilerin görevleri arasında. Bu nedenle Arsenal, Manchester, Barselona gibi takımlar bizim ismini ancak yıldız olduktan sonra duyduğumuz futbolcuları çocuk yaşta bulup, kulüplerine adapte edebiliyorlar. Bununla ilgili çeşitli kurslara bile rastlamak olası.
Benzer çalışmaları Fatih Terim’in yurtiçinde yaptığını, Ersun Yanal’ın da bu tip bir veritabanı geliştirmeye çalıştığını biliyoruz. Zaman zaman başarılı oldularsa da bireysel çabalarla biryere kadar. Oysa milyonlarca avroyu tek futbolcu için elden çıkaran endüstrinin en büyük çarkları olan kulüplerin Brezilya, Arjantin, İskandinavya’da birkaç kişiyi görevlendirerek elde edecekleri karı düşünmek bile bu konuda motivasyon sağlıyor. Ancak önce her iki yılda bir olan seçimlere yatırım yapmayı düşünmek yerine kişiye bağlı olmayan, sorumluluğu oranında yetki sahibi profesyonelce yürütülecek bir sistem kurmaya gönüllü olmak gerek. Bizim patron firması olan kulüplerimiz için çok mu zor hedef?

Read Full Post »

UEFA Süper Kupa Finali her zaman olduğu gibi yine Monaco’da. Manchester United ile Zenith arasındaki maçı Danimarkalı hakem Larsen yönetecek. Maç 29 Ağustos 2008 Cuma günü, 21:45’te. Genelde Atv verirdi, programda gözükmüyor.

Read Full Post »

Ortega, Anelka, Kezman derken bir yıldızın daha İstanbul’daki hikayesi mutsuz sonla bitti. Fenerbahçe 8 milyon avro bonservisle aldığı Appiah’ı bedava kaptırıyor. Üstelik aldığı takıma, üstelik en sorunlu bölgesi tam da Ganalı’nın bölgesi iken. Bu oyuncuları getirmek bir yönetim başarısıdır. Ancak onları burada mutlu etmek, takımın parçası haline getirmek de aynı yönetimin görev ve sorumlulukları arasında yer alıyor. Yukarıdaki oyuncuların tümü sorunlu ayrıldı. Burada da mutsuzdular. Corriere dello Sport Juventus’un Tiago’yu yolculayıp hemen Appiah’ı alacağını duyurdu. İş bu kadar ayyuka çıkmışken, Fenerbahçe Spor Kulübü Mehmet Aurelio ile ilgilenmediğini duyurmak zorunda kaldı. Defansif orta alan aranıyor aylardır. Ki Mehmet’in gideceği aylar öncesinden belliydi, Appiah’ın durumu bir yılı aşkın bir süredir ortada. Büyük yanlış…

Read Full Post »

Dön Baba Dönelim

Koca poposu, göbeği ile futbolcuya pek benzemiyordu. Werder Bremen’deki 168 maçta 88 golünün hatrına, Schalke 04’ten alınmıştı Beşiktaş’a. Bizim buralarda epeyce fahri başkanlığı da olan Schalke04 başkanına ‘haber verseydiniz biz de takip olurduk’ diyen Özhan Canaydın ‘size yaramaz, çok problemli’ cevabını almıştı. Aynı Schalke aynı Canaydın’a Lincoln’ü yedirdi, o ayrı bir programın konusu.

Ailton Beşiktaş sonrasında aldı bavulunu elinde dön baba döndü: Hamburg, Kızılyıldız, Grasshoppers, Duisburg, Metalurh Donesk derken şimdi de Avusturya’nın Altach takımında gol arayacak. Brezilya ikinci liginde 6000 dolarak oynayan Jardel, Özbekistan yolunu tutan Rivaldo derken bu haber de bir devrin bittiğine işaret ediyor.

Read Full Post »

Kapitalizmin yaşadığımız dönemdeki adı ve dönüşmüş hali olan küreselleşmenin sonuçlardan biri de yoksulluk. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, işsizlik, ekonomik kriz ya da durgunluk / daralma nedeniyle dünyanın her yanındaki yoksul insan sayısı da artıyor. Yoksulluk gibi futbol da dünyada en fazla küreselleşen olguların başında geliyor. Bu nedenle futbolun yoksullukla aynı alanda kullanılması çok olumlu.

Evsizler Dünya Kupası futbol ile yoksulluğu birleştiren, dünyada evsiz olarak tanımlanan insanların seslerini duyurabilecekleri bir sosyal organizasyon. Alkol ya da uyuşturucu tedavisi görmüş ya da son bir yıldır sokakta yaşayan erkek ya da kadın, 16 yaşından büyüklerin oyuncu olarak katılabilecekleri bir turnuva. Takımlar 1 kaleci, 3 oyuncudan oluşturulabiliyor. 22×16 metrelik bir alanda, normal ölçülerdeki futbol topuyla oynanıyor maçlar. Her maç üç puan değerinde ve maçlarda 3 hakem görev alıyor.

Önceki turnuvalar 2005’te Edinburg’da (İskoçya), 2006’da Cape Town’ (Güney Afrika) ve 2007’de Kopenhag’da (Danimarka) düzenlenmiş. Ülkeler sıralamasında İskoçya birinci, Polonya ikinci sırada. 2008 turnuvası Avustralya’da, Melbourne’de 1-8 Aralık tarihleri arasında oynanacak.

İlgi duyanlar detaylı bilgiyi şuradan alabilirler: http://www.homelessworldcup.org/

Read Full Post »

Dün gece NTVSpor’da altyazı bandından geçen skorlara bakıyordum. Cardiff’in rakibini görünce bandın bir daha dönerek aynı noktaya gelmesini bekledim. Doğru görmüşüm meğer; takımın adı Milton Keynes’miş. Hasbelkader iktisat okumuşluğumuz var. Doğal olarak da Maynard Keynes ve Milton Friedman isimli iktisatçıların teorileri ile de cebelleştiğimiz. Epeyce küfrümüzü yemişti bu iktisatçılar o ayrı.
Milton Keynes Dons FC 2004 yılında kurulmuş. Benim sandığım gibi iktisatçılarla ilgisi yok. En azından kulübü kuran vatandaşın babasının böyle bir amacı yoksa… Premier Lig’den tanıdıığımız Wimbledon FC’nin benimsediği yeni isimmiş meğer. Birinci ligde mücadele ediyorlar. 3 maç oynadıkları ligde 5. sıradalar.

Read Full Post »

Totthenam Berbatov’u gönderip yerine uzun süre Arshavin’i almayı plandı. Ancak penbe yanaklı Rus’u kulübü bir türlü bırakmadı. Tüm yaz bu transferi izledik durduk. Bir başka Rus, Roman Pavlyuchenko Londra’nın yolunu tutmuş. Nasıl oldu, ne zaman oldu kendisi de anlayamamış ki biz anlayalım. Sakatlıklar sonrası Euro2008 onbirinde yer bulan forvet bu fırsatı çok değerlendirmiş, adından söz ettiren Rus milli takımının en iyilerinden biri olarak gözükmüştü. Fırsatçı, hızlı. Ayrıca gördüğüm en güleryüzlü Ruslar’dan biri…

Read Full Post »

Neydim değil, ne olacağım demeli. Rivaldo Olimpiyakos macerası sonrası kendisine kucak açan AEK’lıları yüzüstü bırakıp soluğu Özbekistan’da aldı. Bir zamanlar son dakikada attığı röveşeta gollerle gündeme gelen kurt kocadı anlayacağınız. Özbekler daha önce Eto’oyu ziyarete çağırmışlar, sonra da İspanyol milli oyuncuları buyur etmişlerdi. Turistik geziler sonrası ilk somut adımlarını atmış oldular. Doğru ya bir de eski Galatasaraylı Pinto’yu getirmişlerdi. Küçük Hakan’ın ahı tuttu Rivaldo’ya. Serbest salınımda düşüyor.

Read Full Post »

Older Posts »